Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
"Bir çok insan yoldan çıkacağına, tek bir insan acı çeksin, daha iyi. Cinayet sadece bireyi öldürür, sonuçta birey nedir ki?" Elinin tersiyle sıra sıra mikroskobu, deney tüpünü ve kuluçka makinesini işaret etti. "Kolayca yeni bir birey üretebiliriz - hem de istemediğimiz kadar.Uyumsuzluk, bir tek bireyin hayatından çok daha fazlasını tehdit etmektedir. "
Okuduğum kitaplar hakkında iki satır yazmazsam sanki boşuna okumuş gibi hissediyorum. Keşke bu düşünceye 10 yaşındayken ulaşabilmiş olsaydım neyse canım 17 senenin lafı olmaz. Tabi çok edebiyattan anlayan bir kişiliğim olmadığı için süslü yazılar yazamayacağım. Sadece beynimde patlayan düzensiz cümleler kuracağım.
Kitap 1932 yılında yayımlanmış. Aldoux Huxley Otomobil üreticisi Ford Motor Company'nin kurucusu olan Henry Martin Ford'un gelişini (1863 - 1947) milat olarak kabul ederek bu tarihten 632 yıl sonrasını yazmış. Yazar ilerleyen baskılarda kitapta herhangi bir değişiklik yapmayı reddetmiş. İyisiyle, kötüsüyle okuyucuya sunmak istemiş. Ama eğer yapsaydı Vahşi'ye üçüncü bir seçenek daha sunmayı düşünmüş. Ütopyacı ve ilkellik arasında "normal" sayılabilen, akıl sağlığı olasılığının bulunduğu bir ideal. Bir çoğu gibi ben de içimden iyi ki yapmamış diyorum. Çünkü o zaman benim için çok sıradan olurdu.
Kitabın ilk 250 sayfası inanılmaz heyecanlı, çok güzel kurgulanmış. Günümüzün bilim-kurgu filmleri de hep bu şekilde başlıyor. Olayı ilk sayfalarda vermiş yazar ve sonraki sayfalar uzatılmış gibi geldi bana. Bernard'ın Vahşi'yi bulmasından sonra biraz sıkıldım çünkü zaten bir okuyucu olarak ben alacağımı aldım, beğenimi ilk bebeklerle yapılan deneyde zaten sana sundum. Biraz kitaptan bahsedeyim.
Distopya = anti-ütopya (Her şeyin olabileceğinden daha kötü yer ya da durum olarak nitelenir)
Kitabı distopya türüne örnek veren bana göre halt etmiş çünkü Huxley'in yarattığı dünya tam bana göre. Bunu kara ütopya olarak gören insanların nasıl bir yaşamı var merak ediyorum üstelik Ayrıbölge'deki yaşamı görmelerine rağmen.
Dünya devletinin istikrarı biyolojik mühendislik ve insanı her yönden koşullandırarak sağlanır. Bu devletin standartlaştırılmış iki milyar yurttaşı sadece on bin soyadını paylaşır.
İnsanlar tüplerde suni şekilde üretiliyor ve böyle olması gerektiği için "ebeveyn" sözcüğünün bulundukları ortamda kullanılmasına bile tahammül edemiyorlar, utanıyorlar, bu sözcük ahlaksızca geliyor. Buna rağmen istedikleri kişiyle istedikleri zaman sex yapıp, uyuşturucu kullanıp mutlu olmak en doğal, günlük uğraşlardan biri olabiliyor. Tabi ki bu ütopyada yaşayan herkes görevlerinin farkında. Hiç kimseden olumsuz yakınmalar, ağrı ve şikayetler duymuyorsunuz. Din, sanat, felsefe, aile bağları gibi olgular rafa kaldırılmış durumda. Savaş ve yoksulluk yok. Vücudun çökmesi, ultra yaşlılık belirtileri yok ve ölüm de çok kolay, ölümü abartmak yok.
Devletin istediği şekilde bireyler yetişmesi için uykuda öğrenme(hipnepedi), küçük yaşlarda bilinç altına işleme(ki bu beni çok etkiliyor) gibi teknikler kullanılıyor. Bu Dünya Devleti'nin on bölgesinden her biri Yerel Dünya Denetçisi tarafından yönetilir. "Ford Hazretleri" Mustafa Mond, Londra Merkezli Batı Avrupa Bölgesi'nin denetçisidir.
Dünya devletinin sınırları dışında yaşamasına izin verilen diğer tek insanlar da çeşitli Vahşi Ayrıbölgesi'nde yaşayanlardır. Bu insanlar, sevişir, çocuk yapar, dine tapar ve yoksulluk içinde ölür. Bizim şuanki sefil dünyamız yani.
Kitapta Bernard Marx, Lenine ile birlikte bu düzenin işlemediği Ayrıbölge'ye gidiyor ve ordan John'u(Vahşi) alarak Londra'ya götürüyor. John annesinden sürekli bu dünyanın nasıl bir yer olduğunu dinlediği için çok fazla şaşırmış görünmüyor. John'a herkes ilgi gösteriyor üstelik Bernard da daha önceki çekimserliğinden, gölgede kalmış kişiliğinden kurtularak o da popüler bir kişilik haline geliyor. Ancak John bir süre sonra bu dünyayı benimsemediğinin, insanların özgür olmadığının farkına varıyor ve Londra'yı terkediyor.
3 Ocak 2015 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder